18 Eylül 2015 Cuma

İlk Tarihsel Öykü


İnsanın öyküleri çok eskilere uzanabilir. (1) Tarih öncesine, yazının, hatta mağara duvarlarına çizilen resimlerin bile olmadığı dönemlere, varlık yokluk savaşlarının verildiği günlere, olup bitenlere ancak silik izlerin peşini zorlu uğraşlarla sürerek ulaşılabilen yaşam kesitlerine varılabilir.

Aşağıdaki kısa öyküyü kimin, ne zaman, nerede yazdığı, böyle bir öykünün gerçekten geçmiş dönemlerden mi kaldığı, yoksa çok sonraların muzip bir yazarınca mı uydurulduğu bilinmiyor. Bugün bildiğimiz anlamıyla yazılı bir metne dayanmasa bile, ilk ortaya çıktığı dönemlerde farklı
biçimlerde aktarılarak geleeğe taşınmış olabileceği düşünülüyor.

Okuyanlar Bulgo'nun anlattığı dönemi merak etmekten kurtulamıyor.


....


Bu kadar eskiye dayalı bir iz bulabileceğim aklıma bile gelmezdi.

Önce gördüklerimden kuşku duydum. Bunlar gerçek olamazdı, birileri beni kandırmak için çiziktirmiş olmalıydı. Sonra anlatımın etkisine kapıldım. Yaşam zincirinin pek acı bir kesitini aktarıyordu. Atalarımın çektiği acılar için büyük bir üzüntü ve minnettarlık duydum.

O dönemlerde yaşayanlar Listo'nun geliştirdiği anlatma yöntemini bilseler kuşkusuz bunun çok daha fazlasını, yaşadıklarının tüm ayrıntılarını aktarabilirlerdi.

Bizim Listo önceleri pek iyi tanınmıyor, mağaradaki kadınlar onunla hep dalga geçiyordu. Biraz beceriksiz, çok da dalgın bir çocuktu. Ava giderken ne istendiyse hep tersini getiriyordu. Bazıları durumu kurtarmak için başka bir hayvanı anlatıp rastlantıyla doğrusunu yakalamasını umduklarında da durum değişmiyordu.

Listo günün birinde bu sürekli alaylara çok içerledi. Kenara çekilip çalışmaya başladı. Küçük bir taşın üzerine tuhaf şekiller çiziyordu. Bunların büyük bir anlatım gücü taşıyabileceğini fark etmişti. Kanatlı, kanatsız, iki ve dört ayaklı, küçük ve büyük, toprakta ve suda yaşayan, uçan ve uçmayan, bildiği ne kadar canlı varsa şekillere yansıtmaya çalışıyordu. Ava giderken neler istendiğini küçük taşlara işaretlemeye başladı. Neler avlaması gerektiğini unutmamak için yaptığı bu küçük resimlerin ileride yazıya dönüşüp alışveriş listeleri yapmak için kullanılacağından haberi bile yoktu.

Benim gördüklerim Listo'nun yazılı diliyle anlatılmamıştı. Ama resimler yine de çok fazla bilgi veriyordu. Büyük bir kuraklığın dört bir yanı kapladığını anlamıştım. İnsanların perişan oldukları, yaşamla ölüm arasında gidip geldikleri görülüyordu. Zor günleri ancak yapmaya başladıkları aletleri kullanarak aşabilmişlerdi. Daha da önemlisi, sosyal gruplarda bir araya gelerek, birlikte çalışarak, birbirlerine destek olarak ayakta kalabilmişlerdi.

Bunları görünce gözlerimden bir damla yaş süzüldü. Atalarımı minnettarlık içinde andım.

....

Bulgo yazmayı bıraktı. İlk tarihsel öyküyü yarattığını, günün birinde onun beklenmedik bir biçimde yeniden ortaya çıkacağını bilmiyordu.

Not: Smithsonian Doğal Tarih Ulusal Müzesi http://www.mnh.si.edu/vtp/1-desktop/ adresinden gezilebilir.


1. Mehmet Arat, ilk Bilimkurgu Öyküsü, http://paylasim.lalabey.com.tr/yazihane/yazarhane/928-mehmet-arat-kaleminden-ilk-bilimkurgu-oykusu.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder